Sınav Kaygısı Nedir?
Öğrencinin belli nedenlerin etkisi ile sınav öncesinde öğrendiği bilgiyi
sınav sırasında etkili bir biçimde kullanmasına engel olan ve
başarısının düşmesine yol açan yoğun kaygıya sınav kaygısı denir.
Öğrencinin sınavdan beklentisi ile bireysel potansiyelinin uyumsuz oluşu
veya sınava yüklediği farklı anlamlara dayalı oluşturduğu olumsuz
düşünceler nedeniyle sınavın kendisi için taşıdığı anlam gerçek
anlamından uzaklaşır ve kaygı kendisini göstermeye başlar. Öğrencinin
sınavla ilgili düşünce ve tutumları kendi kontrolünden çıkar, psikolojik
ve fizyolojik bir mücadeleye dönüşür. Öğrenciyi tutsak eden ve sınav
motivasyonunu büyük ölçüde olumsuz etkileyen bu mücadele SINAV
KAYGISIDIR.
Sınav Kaygısının Nedenleri
1.Yasam biçimi ile ilgili nedenler
Uyku düzeninde bozukluk
Yetersiz dinlenme
Dengesiz beslenme
Fiziksel aktivitelerin yetersizliği
Sosyal aktivitelere zaman ayıramama/ayırmama
Zamanı iyi kullanamama
Sınavın ve öğrenciliğin getirdiği sorumluluklara başlangıçta önem vermeme
2.Sınav başarısında etkili olacak sınav içeriği/sınav anı
yapılacaklar/zamanı iyi kullanma teknikleri hakkında bilgi sahibi olmama
Sınav anında zamanı iyi kullanma, test tekniğini tanıma,
Sınavda çıkacak konuları bilme,
Çalışırken, sınavdan önce, sınav sırasında kaygıyı azaltıcı tekniklerin ne zaman ve nasıl kullanılacağı;
3.Sınava hazırlanma biçimi
Çalışma için gereken zamanı ayırmama, uzun süreye dağılması gereken sınav hazırlığını son ana bırakma.
Sınavda çıkacak konular hakkında yeterince bilgi sahibi olmamaya bağlı yanlış ya da ilgisiz konulara çalışma,
Verimli çalışma metotlarını bilmemek (not tutma, tekrar etme, edinilen
bilgiyi farklı biçimlerde kullanma, yeterince egzersiz yapma, ve etkisiz
yöntemleri kullanmak(Ezberlemek vb.)
Dikkati toplamanın zor olduğu ortamlarda çalışmak (Gürültülü ve dikkat dağıtan ortamlar, kişisel çalışma mekânının olmaması).
4.Olumsuz düşünceler
Sınavda başarılı olmanın kendi kontrolünde olmadığını düşünmek.
Sürekli, sınav öncesi ve sınav anı, sınav anı ve sınav sonrası hakkında
olumsuz ve gerçekçi olmayan düşünceler geliştirmek ve olumsuz özeleştiri
yapmak "Nasıl olsa başaramayacağım".
Gerçekçi olmayan düşünceler "Eğer geçemezsem annem/babam beni
cezalandırır." "Bu sınavı kazanmalıyım yoksa herkes beni
değersiz/başarısız bulur".
Gerçekçi olmayan istek ve beklentiler "Sınavda en yüksek puanla alan okula girmeliyim"
Felaket tahminleri "Ne yaparsam yapayım kalacağım"
Sınav Kaygısının Ortaya Çıkışı
1.Sınav öncesi, sınav anı, sınav sonucu ve sınav başarısızlığının daha
sonraki hayatını nasıl etkileyeceğine ilişkin geliştirilen olumsuz
düşünce, inanç ve beklentiler:
“Sınavda başarılı olamayacağım ve hayatımda her şey berbat olacak”.
“Herkes benden daha kolay kavrayabiliyor, ben onlar kadar yeterli değilim”.
“Bu sınavda başarısız olursam hayatımda hiçbir şeyi bir daha asla düzeltemem”.
“Annem, babam benden çok şey bekliyor, başarısız olursam onları
utandırırım, bana çok kızarlar ve onların bu kadar çabasını boşa
çıkartırsam yüzlerine nasıl bakarım?”
“Yeterince çalışamadım, hazır değilim, sınav anında her şeyi unutacağım heyecandan”,
“Ne kadar çalışırsam çalışayım faydası olmayacak, sonuç belli”.
2.Kaygının yarattığı fizyolojik uyarım nedeni ile bedensel tepkilerin normal işleyişinin dışına çıkması durumu:
“Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi çarpıyor”.
“Midem bulanıyor, sürekli karnım ağrıyor”.
“Gözlerim kararıyor, terliyorum, başım dönüyor,nefesim sıkışıyor, titriyorum”.
Sınav Kaygısının Öğrenci Üzerindeki Etkileri
Öğrencinin kaygısı arttıkça ve sürekli hale geldikçe huzursuz olur,
başarısızlık korkusu belirgin hâle gelir. Sınava hazırlanmaya karşı
ilgisizlik, motivasyon düşüklüğü, dikkatini toplayamama, ders çalışmayı
sürekli erteleme, isteksiz olma ve tedirginlik hali tehlikeli boyutlara
ulaşıp sınav hazırlığında ciddi bir engel oluşturmaya başlar. Bu kaygı
aynı zamanda sınav anına ilerlerken en değerli çalışma anlarının kaybına
neden olur. Ve bütün bu durumların temelindeki kaygı vakit kaybı ile
daha da tetiklenmiş olur.Bir süre sonra fiziksel düzeyde de hissedilmeye
başlar. (Mide bulantısı, kalp atışlarında hızlanma, ellerde titreme,
ağız kuruluğu, iç sıkıntısı, terleme, uyku düzensizliği, karın ağrıları,
baş ağrısı vb.)
Özellikle sınav gününden önce ve sınav günü sözü edilen fiziksel etkiler
artar. Gerginlik, çarpıntı, sinirlilik, karamsarlık, kabus görme,
korku, terleme, solunumda güçlük, iştahsızlık, mide bulantısı,
bitkinlik, durgunluk gibi belirtilerde eklenerek kaygı seviyesi artar.
Bütün bunların yanı sıra dikkat ve konsantrasyon bozulmaya başlar,
öğrenci hiçbir şey bilmediği hissine kapılır. Kendisini yetersiz görme,
değersiz görme gibi benliği ile ilgili olumsuz ve gerçek dışı yorumlar
geliştirir. Öğrencinin sorunlara çözüm üretme ve kaygısını yöneterek
kontrol altına alma yeteneği de zayıflar.
Sınav Kaygısının Öğrenci Üzerinde Yol Açabileceği Davranış Bozuklukları
1. Aşırı hareketlilik ya da içe kapanık olma hali
Sınav kaygısı taşıyan öğrenciler yaşadıkları iç sıkıntısı ve
huzursuzluğun etkisi ile aşırı hareketli hale gelebilirler, durduğu
yerde duramama, uzun süre aynı pozisyonda kalamama, vücut duruşunu
kontrol altına alamadıkları için dikkat toplayamama, ve bunun neden
olduğu istemsiz davranış bozuklukları (ortama uyumsuz davranışlarda
bulunmak) gösterebilirler.
Tepkiler bundan çok farklıda gelişebilir. Aşırı hareketsiz, sessiz,
donuk duygusal tepkiler, sosyal ortama uyum sağlamama, etkinliklere
katılmama, arkadaşlarından uzaklaşma, yalnız kalmayı tercih etme,
anlayamadığı ya da sorun yaşadığı durumları ilgililerle paylaşmama vb.
2. Zamanı verimsiz ve düzensiz kullanma
Kaygılı öğrencilerde yaşam aktivitelerinde sapmalar oluşur, uyku,
beslenme ve günlük aktivite saatleri düzensiz hâle gelir. Bu düzensizlik
zamanın iyi kullanılmasına engel olur; ve öğrenci hiçbir şey için
yeterince vakit ayıramaz hale gelir. Zamanın verimsiz tüketimi öğrenciyi
zamanın yetmeyeceği endişesi ile aceleci ve dikkatsiz yapar, başladığı
çalışmayı tam olarak bitirememe ve her şeyin kötü gideceği düşüncesinin
oluşması vb. yan etkiler oluşturur.
3. Huzursuz ve sabırsız durum
Öğrencide kaygı nedeniyle oluşan gergin tutum, arkadaşlarıyla,
çevresindeki insanlarla ve belki de anne babasıyla ilişkilerinin
yetersiz hale gelmesi, onun sabrını, direncini ve insanlara karşı
tahammülünü zayıflatabilir. Tartışmalar, çatışmalar yaşayabilir.
Çevresindeki herkese kırılabilir ve kırabilir. Bu durumda onun duygusal
hâlini olumsuz etkiler.
Hiç Kaygı Olmamalı mı?
Öğrenme, kişinin yaşamını sürdürebilmesi ve süregelen yaşamdan doyum
alması için gerekli tüm bilgi, eylem ve becerilerin kazanılması
sürecidir. Öğrenilenler, kişinin birikimini (potansiyelini)
oluştururken, öğrenilenlerin belli bir amaca yönelik kullanılması da
performansı ortaya koyar. İnsanın performansının en iyi olduğu durum,
onun o alanda varolan potansiyelinin tümünü eyleme dönüştürebildiği
durumdur. Ancak çeşitli iç ve dış etkenler nedeniyle gerçek potansiyelin
performansa dönüşmesi zaman zaman güçleşir. Bu etkenlerden biri yüksek
kaygıdır. Ancak bu durum çoğu kez kaygının hiç taşınmaması gerektiği
gibi yanlış bir düşünce oluşmasına neden olmaktadır.
Oysa her işte başarılı olabilmek, yolumuza devam etmek için birazda olsa
bizi tetikleyen bir kaygı taşımalıyız. Bu pozitif etkisi olan bir
kaygıdır. Burada önemli olan kaygı düzeyinin öğrenciyi esareti altına
almaması, öğrencinin kaygısını yönetebilmesidir. Sonuçta her duygu gibi
kaygı da kişinin duygu sağlığının korunması için gereklidir. Bu durumda
amacımız öğrencinin kaygısını kökünden söküp atmak değil, kaygıyı belli
bir düzeyde tutarak onu çalışmak için motive edici bir unsur hâline
getirmektir. Öğrencinin kaygının yarattığı her düşünceyi
yasalaştırmaması, ona yenik düşmemesi, onun yan etkilerini tanıyıp
savunma sistemini geliştirmesini sağlamak birinci önceliğimiz olmalı.
Normal seviyede hissedilen kaygı öğrenciyi motive eder, çalışma ve
başarılı olma konusunda isteklendirir, bunları yapabilme enerjisini
üretebilme ve bunu kullanabilme onun performansını daha da yükseltir.
Hiç kaygı taşınmayan hâller başarma istek ve enerjisi oluşmadığından
istek oluşmadığından, kaderle yapılan kabullenme anlayışı ve boş
vermişlik çalışma hırsını yok ettiği için sonuç genellikle olumsuz olur.
Ancak yaşanan kaygı çok yoğun ise, öğrencinin enerjisini verimli bir
biçimde kullanması engellenir. Potansiyel gücünü ortaya çıkaramaz ve
istenilen seviyeye ulaşamaz.
1 Mayıs 2016 Pazar
PDR(psikolojik danışmanlık ve rehberlik) nedir?

- Sınav Kaygısı
- Okul başarısızlığı
- Aile Danışmanlığı
- Okul fobisi
- Mesleki ilgi ve yetenekler konusunda danışmanlık
- Özel eğitim ve buna bağlı sorunlar hakkında danışmanlık
- Verimli çalışma etkinlikleri
- Madde bağımlılığı konusunda danışmanlık hizmeti
- Evlilikte aile içi çatışma, boşanma ve buna bağlı olarak çocuklarda ortaya çıkan uyum sorunları
- Nevrotik ve psikotik sorunlar karşısında kişinin izlemesi gereken süreç hakkında bilgilendirme görüşmeleri… vb
Bu başlıkları arttırmak mümkündür. Ancak genel hatlarıyla psikolojik danışman unvanı olan bir kişinin hizmet verebileceği temel konular bunlardır. Psikolojik danışmanlar bu hizmeti verirken “Bireysel psikolojik danışma” ya da “Grupla psikolojik danışma” yöntemlerini kullanırlar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)